24 Şubat 2010

MÜLKİYE'DE “KENTBİLİM”

13 Şubat 2010 tarihinde KANAL B'de yayınlanan OKTAY EKİNCİ’YLE GERÇEKÇİ BİR “KENT KÜLTÜRÜ” PROGRAMI-İMAR DOSYASI'- MÜLKİYE'DE “KENTBİLİM” programını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:

http://www.kanalb.com.tr/arsivliste.php?Program=14&islem=izle&K=KanalBProgramlar/imar&D=14022010imar&PLAYER=MediaPlayer

14 Şubat 2010

HUKUKİ SÜRECE İLİŞKİN AÇIKLAMA

.

Değerli Mülkiyeliler ve Mülkiye Dostları;

Yap-işlet-devret modeliyle yeni binalar yapılmasına ilişkin hukuki süreç hakkında mevcut Yönetim tarafından Mülkiye kamuoyuna açık, güvenilir ve doğru bilgiler verilmemesi nedeniyle, Yönetimin hukuka aykırı olarak gerçekleştirdiği işlemler ve açılan davalar hakkında aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Mülkiyeliler Birliği Derneği tarafından 22.01.1972 tarihinde düzenlenen Vakıf Senedinde belirlenen görev ve amaçların gerçekleştirilmesi için, sosyal tesis olarak yararlandığımız Ankara, Çankaya ilçesi 1082 ada 26 ve 9 parselde kayıtlı apartmanlar ile bahçelerinin mülkiyeti Mülkiyeliler Birliği Vakfına devredilmiştir. Mülkiyeliler Birliği Vakfının amaçlarına tahsis edilen bu taşınmazlar, vakıflar mevzuatında “kuruluş malvarlıkları” olarak adlandırılmaktadır.

Vakıfların kuruluş malvarlıkları üzerinde yapılacak değişiklikler konusunda, Türk Medeni Kanunu’nun 113 üncü maddesi ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 12 inci maddesinin ilgili fıkraları aşağıdaki gibidir.

Türk Medeni Kanunu’nun 113 üncü maddesi son fıkrası;

MADDE 113- Amacın ve malların değiştirilmesi:

“…Amaca özgülenen mal ve hakların daha yararlı olanları ile değiştirilmesini veya paraya çevrilmesini haklı kılan sebepler varsa mahkeme, vakfın yönetim organı veya denetim makamının başvurusu üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan sonra gerekli değişikliğe izin verebilir.”

5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 12’nci maddesinin ikinci fıkrası,

Madde 12: Vakıfların mal edinmesi, akar cinsinden olan malların değiştirilmesi:

“…Mülhak, cemaat, esnaf vakıfları ile yeni vakıflarda, başlangıçta özgülenen mal ve haklar, vakıf yönetiminin başvurusu üzerine, haklı kılan sebepler varsa, Denetim Makamının görüşü alınarak mahkeme kararı ile, sonradan iktisap ettikleri mal ve hakları ise bağımsız ekspertiz kuruluşlarınca düzenlenecek rapora dayalı olarak vakıf yetkili organının kararı ile daha yararlı olanları ile değiştirilebilir veya paraya çevrilebilir.”

Ayrıca, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun görüşüldüğü Adalet Komisyonu Raporunda;

“…Bir vakıfta en önemli unsur, vakfedenin vakfı kurma amacıdır. Vakfa hayatiyet veren budur. Nitekim Türk Medeni Kanunu da, amaca özgülenen kuruluş malvarlığı üzerinde yapılacak tasarruflar için Mahkeme iznini öngörmüş, vakfın amacını gerçekleştirmeye yönelik olarak sonradan edindiği mallarla ilgili bir sınırlama öngörmemiştir. (Adalet Komisyonu Raporu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Esas No: 1/24 Karar No: 11, 25.01.2008)”

İfadelerine yer verilmek suretiyle aynı ilke benimsenmiştir.

Yukarıda aktarılan hükümler gereğince, Mülkiyeliler Vakfı Yönetim Kurulu’nun, kuruluş malvarlıklarımız üzerinde yap-işlet-devret modeliyle yeni binalar yapılmasını haklı kılan sebepler konusunda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden uygun görüş alması ve bu konunun yetkili asliye mahkemesince karara bağlanması gerekmesine rağmen bu işlemler Vakıf Yönetimi tarafından yerine getirilmemiştir. Dolayısıyla, Vakıf Yönetiminin bu konuda aldığı kararlar ve yaptığı işlemler; Türk Medeni Kanunu’nun 113 üncü maddesi ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 12 inci maddesine aykırı olmanın yanı sıra, Mülkiyeliler Vakfı Senedinin 9 uncu maddesi ve bu konuyla ilgili olarak Ankara 22.Asliye Mahkemesi’nin 2009/85 sayılı Kararına da uygun değildir. Bu nedenle, Vakıf yönetimince gerçekleştirilen hukuka aykırı işlemlerin, Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 23 üncü maddesi uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından incelenmesi ve denetlenmesi gerekmektedir.

Mülkiyeliler Vakfı yönetiminin bu tür bir soruşturmaya maruz kalmaması ve saygınlığına zarar gelmemesi amacıyla yaklaşık iki yıldır iyi niyetle yaptığımız yazılı ve sözlü çağrılara rağmen mevcut Yönetim tarafından sürdürülen yanlış uygulamalara ısrarla devam edilmektedir. Bu nedenle, hukuka aykırı işlemlerin durdurulmasını sağlamak ve Vakfımızın zarar görmesini engellemek amacıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne 26.03.2009 ve 01.07.2009 tarihlerinde tarafımızca iki kez başvuruda bulunulmuş, ancak ilgili Genel Müdürlükçe henüz bir işlem yapılmamıştır.

Bu arada, Mülkiyeliler Birliği Vakfı tarafından yap-işlet-devret modeliyle yeni binalar yapmak üzere bir ihale yapılmış, ardından bu ihale iptal edilmiş, son olarak da herhangi bir ihale ya da duyuru yapılmadan nasıl seçildiği bilinmeyen bir firmayla 07.09.2009 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. 2010 yılı Mart ayında yapılacak genel kurula kısa bir süre kalmasına rağmen böyle bir sözleşmenin imzalanması nedeniyle önümüzdeki dönemlerde göreve gelecek yönetimlerin çeşitli hukuki sorunlarla karşılaşması ve Vakfımızın amaçlarına özgülenen kuruluş malvarlıklarının zarar görmesi olasılığı artmıştır.

Mülkiyeliler Birliği Vakfı’nın uğrayabileceği muhtemel zararların engellenmesi açısından Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce başlatılması gereken işlemler hayati önem taşımasına rağmen başvurularımızla ilgili işlemlerin niçin geciktirildiği tarafımızca araştırılmış, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bu tutumunun 28.07.2008 tarihinde yürürlüğe konulan 2008/10 sayılı Genelgeden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Söz konusu Genelgenin 3 ve 4 üncü paragrafları aşağıdaki gibidir;

“5737 Sayılı Kanunun 12. maddesinde yer alan açık hüküm gereğince, vakıfların malları üzerindeki her türlü tasarruf yetkisi ve sorumluluk (alım-satım, imar uygulamaları, onarım, kiralama, kat karşılığı inşaat, yap-işlet-devret, üst hakkı, vb.) vakıf yöneticilerinin olup, İdaremizce vakıflara görüş bildirilmeyecektir.

Kuruluş malvarlığının satışı için Mahkemeye vakıf yöneticileri tarafından başvurulacak, Mahkeme tarafından görüş sorulduğunda Genel Müdürlük görüşü Vakıf Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından bildirilecektir.”

Bu düzenleme, Türk Medeni Kanunu’nun 113 üncü maddesi ile 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 12 inci maddesine açıkça aykırıdır. Yukarıda aktarılan maddelerde, vakıfların amaçlarına tahsis edilen kuruluş malvarlıkları ile sonradan edindikleri mallar, vakıf yönetim organlarının yetkileri yönünden ayrı usullere bağlanmış, kuruluş malvarlıkları üzerinde Vakıf Yönetim organlarına her türlü tasarruf yetkisi tanınmamıştır. Vakıf yönetimlerinin her türlü tasarruf yetkisi, sonradan edinilen malvarlıkları için geçerlidir. Oysa söz konusu Genelge, kuruluş malvarlıkları da dahil olmak üzere vakıfların sahip olduğu bütün mallar üzerindeki her türlü yetkinin Vakıf Yönetim organına ait olduğu şeklinde düzenlenmiş ve yanlış anlaşılmalara yol açmak suretiyle karışıklık yaratmıştır.

Değerli Mülkiyeliler,

Vakıflar mevzuatına göre vakıf yönetim organları tarafından gerçekleştirilen hukuka aykırı işlemlerin önlenmesi konusunda tek yetkili organ, denetim makamı durumundaki Vakıflar Genel Müdürlüğü’dür. Ancak, yukarıda özetlenen Genelge’nin Kanunlara aykırı olarak düzenlenmesi ve uygulanması nedeniyle Vakıflar Genel Müdürlüğü, kendisine yasalarla verilen görevleri yerine getirmekten kaçınmakta, böylece görev alanına giren vakıflar üzerindeki gözetim ve denetim görevi ihmal edilmiş olmaktadır. Bu durum, Türk Medeni Kanununa Göre Faaliyet Gösteren Vakıflar Hakkında Tüzüğün 23 üncü maddesi (e) fıkrasında belirtildiği şekilde, aynen Mülkiyeliler Birliği Vakfı örneğinde olduğu gibi, yapılması Mahkemenin veya Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün iznine bağlı olan işleri kendiliğinden yapmak suretiyle hukuka uygun olmayan işlemler gerçekleştirmeye niyetlenen vakıf yöneticilerini cesaretlendirmekte ve teşvik etmektedir.
Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 23 üncü maddesi aşağıdaki gibidir;

“Madde 23- Vakıf idarecileri, vakıf senedinde yazılı şartlarla, yürürlükteki kanun ve nizamlara uymak ve genel olarak basiretli bir idareci gibi hareket etmek zorundadırlar.

I- Vakıf idarecileri;
a) ….

b) Vakfın mallarını vakıf senedindeki şartlara ve vakfın gayesine aykırı olarak kullanmış ise,

c) Vakfın gelirlerini, vakıf senedinde yazılı şartlara aykırı olarak sarf etmiş ise,

d) Kusurlu hareketleriyle vakfa zarar vermiş ise,

e) Yapılması mahkemenin veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün iznine bağlı olan bir işi kendiliğinden yapmış ise,

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yapacağı başvuru üzerine yetkili asliye mahkemesince duruşma yapılarak görevden alınabilirler.”

Yukarıdaki hükümden anlaşılacağı üzere Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yöneticileri, Tüzüğün 23 üncü maddesi (e) fıkrasında belirtildiği şekilde, yapılması mahkemenin veya Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün iznine bağlı olan işleri kendiliğinden yapmak suretiyle hukuka uygun olmayan işlemler gerçekleştirmekte, bu konuda tarafımızca iki kez başvuru yapılmasına rağmen Vakıflar Genel Müdürlüğü hareketsiz kalmakta ve herhangi bir işlem yapmamaktadır. Bu koşullarda, doğal olarak mevcut Vakıf Yönetimimiz cesaretlenmekte ve hukuka aykırı işlemlere devam etmektedir.

Bu konuda, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Vakıflar Kanununa aykırı olarak yürürlüğe konulan 2008/10 sayılı Genelgenin 3 ve 4 üncü paragraflarının yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili olarak yaptığımız başvuruya kanuni süresi içerisinde cevap alınamaması nedeniyle 2008/10 sayılı Genelgenin 3 ve 4 üncü paragraflarının yürürlükten kaldırılması için idari yargıda açtığımız dava sürmektedir.

Diğer taraftan, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yerine getirilmesi gereken işlemlerin geciktirilmesi nedeniyle Vakfımızın kuruluş malvarlıklarının zarara uğratılması tehlikesine karşı adli yargıda açtığımız davada, Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 21.10.2009 tarihinde ihtiyati tedbir kararı almıştır. Bu karar, pek çok Mülkiyeli tarafından sevinç ve coşkuyla karşılanmış, ancak aynı Mahkemenin 13.11.2009 tarihinde yapılan duruşmasında dava açma ehliyetimiz bulunup bulunmadığı konusunda usul yönünden tereddüt oluşması nedeniyle ihtiyati tedbir kararı kaldırılmıştır.

Bilindiği üzere, Mülkiyeliler Birliği Vakfında üyelik statüsü bulunmamakta ve Vakıf Yönetimi, Mülkiyeliler Birliği Derneği genel kurulunda seçilen organlar eliyle oluşturulmaktadır. Medeni Kanun, Vakıflar Kanunu ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre Mülkiyeliler Birliği Derneği üyelerinin Vakıf yönetim organının işlem ve uygulamalarına karşı dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı ve dava açma yetkisinin Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde olduğu kabul edilmektedir. Başka bir ifadeyle, ilgili Genel Müdürlük harekete geçmediği takdirde, dava açma ehliyeti yönünden kısıtlı olan Mülkiyeliler Birliği üyelerinin eli kolu bağlı bulunmaktadır.
Değerli Mülkiyeliler;

Ülkemizin devlet yönetimine ve bütün kurumlarına musallat olan hukuk dışı uygulamalardan maalesef kendi Birliğimiz ve Vakfımız da nasibini almış bulunmaktadır. Yukarıda özetlediğimiz idari ve hukuki boşluklardan, özellikle Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün denetim görevini ihmal etmesinden cesaret alan mevcut Yönetim, 2010 yılı Mart ayında yapılacak genel kuruldan önce binalarımızı mutlaka yıkmak amacıyla olağanüstü çaba harcamakta, hukuka ve Mülkiye geleneklerine aykırı işlemler yapmaktan çekinmemektedir.

Topluluğumuzca kabul edilmesi mümkün olmayan böyle bir yönetim anlayışı sonucunda Vakfımıza ait kuruluş malvarlıkları ciddi bir tehdit altında ve kaybedilme tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmıştır. Öncelikle bu tehlikeden kurtulmak ve bizlere emanet edilen malvarlıklarına hep birlikte sahip çıkmak amacıyla daha önce yayımladığımız Çağrımızda açıklandığı üzere, tüm Mülkiyelileri ve Mülkiye dostlarını göreve çağırıyor, 2010 yılı Mart ayında yapılacak genel kurulda Mülkiye topluluğuna yaraşır ve hukukun üstünlüğüne saygılı bir yönetimi hep birlikte oluşturabilmek dileğiyle birlik ve dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz.